İktidar Üzerine Birkaç Karalama
Mülkiyet ile egemenlik ayrımını yapabilmek gerekir. Kralların fermanlarında kullandıkları mülkiyet ve egemenlik ifadeleri gerçeği yansıtmayan bir şekilde sınırsızdır. Bu durum, toprağın ilk sahipliği hakkına, kralların iç iktidarda benimsedikleri üslubu zamanla imparatorluk düzeyine taşımalarına ve kelimelerin halkın refahı geliştikçe güçlenmesine dayanır. Hakimiyet artarken biçim ise sadeleşmeliydi. (Modern hükümetin, eski monarşiler gibi "şanlı" olmamasına rağmen, halk üzerindeki hakimiyeti daha büyüktür.)
İşte devrimcilerin hatası da buradaydı: Halktan güçlerini gizlemeliydiler, gücü hükümdara karşı saygılı bir biçim aracılığıyla dizginlemeliydiler; böylece bu biçim kralın kendi zayıflığını da kendisinden gizlerdi.
İktidar, örgütlenmiş kuvvettir, kuvvetin bir organla birleşimidir. Evren, iktidar haline gelebilmek için bir organ arayan kuvvetlerle doludur. Rüzgar ve su birer kuvvettir; değirmen ya da pompa gibi bir araca etki ettiklerinde, iktidar haline gelirler.
İşte kuvvet ile iktidar arasındaki bu ayrım, Devlet’in üstünlüğünü açıklar. Halk kuvvettir, hüküm aracıdır; bu birliktelik siyasi gücü doğurur. Eğer kuvvet aracından ayrılırsa iktidar ortadan kalkar. Araç yok edilip kuvvet kalırsa, yalnızca çırpınışlar, kasılmalar ya da öfke olur; ama halk kuvvet, aracından yani hükümetten ayrılırsa işte o zaman Devrim olur.
Hakimiyet, sürdürülen iktidardır. Hakimiyetin oluşumu iktidarın varlığını varsayar. Ancak iktidar, yani araç ile kuvvetin birliği, yalnızca hükümette kalıcı olabilir. Halk yalnızca kuvvetlere sahiptir ve bu kuvvetler, araçsallıktan yoksun kaldıklarında kendilerini sürdüremez, yıkıma yönelirler. Oysa yönetimin amacı muhafaza etmektir. Bu yüzden yönetim halkta değil, hükümette süreklilik kazanır.
Çevirmen: @sariomer58
Editör: Fahri Tüfenktürk