Makine sosyalizmi, para sisteminin mekanik tahakkümünü ortadan kaldırmaz, sermayenin temerküzle işleyen gücünü yıkmaz, emeğin özgürleşmesine imkan tanımaz. Onun kudreti yalnızca sermayenin kullanımını şahsi kapitalistin elinden çekip almaya yeter. Fakat bu kez kolektifin kendisi bir kapitalist olarak ortaya çıkar: kolektif tarafından yerinden edilen şahsi kapitalistlerden daha kudretli, daha amansız, daha doyumsuz bir kapitalist. Kolektifin yürütücüleri, hareketin ilerlemesini en küçük ayrıntısına kadar gözetir, bu hareketi, insanın üzerine konulduğu raylar boyunca yönlendirir.
Sermaye ve emek birikimleri ortadan kalkmaz; güçlü tröstler, sendikalar, tekel ve birlikler de yok olmaz. Aksine bunlar sürekli büyür, devasa boyutlara ulaşır ve insanın kendisini yutan parazit bir örgütlenmeye dönüşür. Sermaye ile emek hala karşıtlık içindedir ama işçinin hak iddia edebileceği o serbest alan artık yok olmuştur. Zira ikisi birbirine özdeşleşmeye başladığında her şeyi yutan, her şeyi emen, her şeyi sömüren bir polipe dönüşürler. Teknik kolektif, araç ile organizasyonun kusursuz birleşmesiyle en büyük kudretine erişir.
Ama yeryüzü gözlemciye nasıl bir manzara sunar? Yeryüzü, neşesiz ve birbirine düşman olan üniformalı işçilerden oluşan devasa ordularla kaplıdır. Atölyedeki güçlerin yoğunlaşması hız kesmeden, merhametsizce devam eder. Mevcut bütün kaynaklar sınır tanımayan bu harekete akıtılır. Bilim ve tekniğin de sağladığı yıkım araçları da bu hareketin devasa akümülatörlerinde toplanır.
Bu hareket, apaçık propaganda ve reklamlarla damgalanmıştır. Afişler, ilanlar dağıtılır; ideolojinin davulları aralıksız çalar. Fakat bir hareket böyle yoğun bir güçle ortaya çıkmışsa her şey çürümüş demektir, her şey çürümenin kokusunu saçar. İdeoloji zaten çürümekte, rengarenk bir elbise içinde çürüyerek dans etmektedir.
Kaynak:
Yazar: Friedrich Georg Jünger
Çevirmen: Ömeridas